Türkiye'den mimari örnekleri: Dernek ve işyeri binaları

Bunun gibi prestijli binaların yapımında hep olduğu gibi Türkiye Müteahhitler Birliği’nin, başkent Ankara'nın Çankaya semtindeki yeni binasının mimarı da bir yarışma dahilinde belirlendi. Kurumun açtığı yarışmayı kazanan, İstanbul merkezli Avcı Architects'in kalabalık bir uzman ekibiyle çizdiği proje kapsamında 2011-2013 yılları arasında inşa edilen bina, işlevselliğin ön plana alındığı modern ve eklektik tasarım dili, çevreci prensiplere uyumu ve son teknolojilerin ustaca kullanımıyla dikkat çekiyor. Sürdürülebilirlik kavramının yetkin bir uygulamasını sunan bina, Türkiye'nin ilk yeraltı termal labirent sistemi sayesinde eşsiz bir pasif iklimlendirme düzeneğine sahip. Bu sayede enerji tasarrufu sağlayan bina tipik bir ofis kompleksi görünümüne sahip olsa da, tasarımında bir dernek binasının gereksinimleri de dikkat alınmış. Dış cephede dışavurumcu ve modern bir tasarım dilinin izlerini gördüğümüz binanın yenilikçi ve sıradışı özelliklerinden biri de dış cepheye entegre edilmiş olan gölgeleme mekanizması.

İç mekânda ise hem ferahlık, hem de işlevsellik ön planda tutulmuş ve yukarıda da söylediğimiz gibi tasarımda binanın özel kullanım amacına yönelik uygulamalar tercih edilmiş. 

Bu ilgi çekici ve ödüllü bina hakkında daha fazla ayrıntı ve fotoğraf görmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Türkiye'nin en büyük holdinglerinden biri olan Doğan Holding'e ait olan İstanbul-Altunizade'deki bu genel müdürlük binası, yine Türkiye'nin en saygın ve verimli mimarlarından biri olan Nevzat Sayın'ın bürosu Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri tarafından 2011 yılında tamamlandı. Beton dış cephe tercihinin damga vurduğu bina, bulunduğu alanın genişliğinden gelen avantajı yatay bir mimariyle estetiğe tahvil ederken, dış mekândaki sade ve modern görüntüsünü iç mekândaki işlevsellik kaygılı buluşlarıyla tamamlıyor.

İç mekânın ortak fuayeler ekseninde düzenlendiği ve toprak altındaki mekânların bile güneş alacak şekilde tasarlandığı bina, mimari anlamında Amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışmak yerine, bilinen bir formüle özel ve kendine has dokunuşlar ekleyerek hem orijinal, hem kullanım amacına uygun, hem de estetik yetkinliğe sahip bir binaya dönüşüyor. 

Kalabalık bir ekip tarafından çizilen ve uygulanan bu ilgi çekici projenin ayrıntıları ve daha fazla fotoğrafı için bu linke tıklayabilirsiniz.

Bu kez sıfırdan yapılan bir bina değil, neredeyse baştan aşağıya yenilenip yepyeni bir çehreye kavuşan bir işyeri binasıyla karşınızdayız. Eskişehir'de bulunan Eskim Boya adlı şirketin idari binası geçtiğimiz yıllarda yine aynı şehirde faaliyet gösteren Boyut Mimarlık tarafından kapsamlı bir proje çerçevesinde yenilendi. Binanın önceki halinin şirketin kurumsal kimliğini ve dinamizmini tam anlamıyla yansıtamadığı gerekçesiyle hayata geçirilen proje, bina etkin bir biçimde kullanılırken gerçekleştirildiği için belli zorlukları beraberinde taşısa da, gerek dış cephenin mevzut dinamizmi, gerekse de bina içindeki işlevsellik yönünde yapılan katkılar bu yenileme projesinin öne çıkmasını sağlıyor. Binada yapılan en önemli yenilik, dış cephenin, mevcut dış cepheye zarar vermeyecek şekilde 150 metre öteye taşınarak, bir boya fabrikasına uygun olacak şekilde fabrikanın üretimindeki temel renklerle elden geçirilmesi olmuş. Batı güneşini alacak şekilde yenilenen binanın dikkat çekici özelliklerinden biri de yatay mimarisi ve oyuncul dış cephesi sayesinde yüzyıl başının endüstriyel bina ve ofis mimarisinin korkutuculuğundan ve bürokratik hantallığından uzak olması.